C. Efe: Nereye payidar? (24. 11. 09)

Nereye payidar?
 
Onur Öymen’nin malum konusmasi ile cin siseden çikti. Artik tekrar siseye sokmaya Kiliçdaroglu’nun karizmasinin da yetmedigi anlasildi. Tersine, Kiliçdaroglu’nun karizmasi fena halde çizildi. CHP’nin  solun güçlü oldugu birkaç tarihi istisna disindaki militarist, irkçi hatta bir açidan fasizan özellikler tasiyan karakteri de bu baglamda bir kez daha gözler önüne serildi.
Cumhuriyetin basindan itibaren var olan Alevi-CHP marazi aski da ilk defa ciddi boyutta hem aleviler  hem diger kamuoyu tarafindan tartisilir oldu.
Tarih boyu Sünni Osmanlidan zulüm gören Alevilerin cumhuriyet tarihi boyunca Kemalistlere yandas bir tutum içinde girmelerinin çesitli sebepleri olsa da, bu sebeplerin saglikli olmadiginin artik biraz daha farkindayiz. CHP’nin sahte laiklik (siz devlet dinciligi olarak okuyun) anlayisi aleviler içinde sanki onun Sünni bir kimlige sahip olmadigi yanilsamasi yaratti.
Halifeligin ve Arap harflerinin kaldirilmasi ve benzeri reformlari (devrim degil), bu yanilsamayi destekleyen ögeler olarak görmek gerekir. Bu reformlari M. Kemalden önce Ittihat  ve Terakki de öngörüyordu.
Koçgiri ve Dersim Katliamin dogrudan Kürt Alevilere yönelik olarak yapilmasi bile, Alevilerin CHP’ye  olan desteklerini geri çekmelerini saglayamadi.
 
Tamamen yok edilme, toplum olarak tarihten silinme amaçli yapilmis Dersim Katliami, katliamdan  kurtulanlarin hafizalarinda silinmesi mümkün olmayan bir travma yaratmistir. Bu travma  kisilikte tamiri mümkün olmayan psikolojik tahribata sebebiyet vermistir. Bunu, benzeri tarihsel örneklerde de görmek pekala mümkün. Bu travmalarin yaratigi sendromlardan biri de hiç süphesiz  katiline asik olma sendromudur.
Bundan dolayidir ki aleviler tarihsel olarak çok rahat sekilde ispatlanmasi mümkün olan bir çok gerçegi görmezlikten gelmeyi tercih ettiler. M. Kemal Dersimi bombalayan Sabiha Gökçen’i yaptigi ‘önemli görevden’ dolayi kutlayip, kendisine madalya takmasina ragmen, kendi uydurduklari  ‘Atatürk hastaydi, ne yaptiysa Celal Bayar yapti’ veya ‘Fevzi Çakmak olmasaydi Dersim tamamen yok edilecekti’ türünden yalanlara kendileri inanmayi tercih ettiler. Bu gerçekten de kurbanin katiline asik olmasi durumundan baska bir sey degil.
 
Halbuki 25.12.1935 tarihinde kabul edilen 2884 sayili Tunceli Kanununa göre Millet Meclisinin tasarrufunda olan idam cezasi yetkisinin  bölgedeki Komutana ve Valiye hem de tecile gerek duymaksizin uygulanabilir sekilde verilmesini öngörüyor! Dersim Olaylari bu kanunla baslamistir. Dersimliler kendilerini  yok etmeyi amaçlayan devletin bu planli yok etme çabasina karsi direnmeyi tercih etmislerdir ama bir çoklari yok edilmeye karsi gösterilmis bu direnisi ‘Dersim Isyani’ olarak adlandiriliyor! 
 
 
CHP tarihinde gördügümüz bazi göreceli degisimler Alevilerin CHP’ye olan bu marazi askini zaman zaman güçlendirdi. 1960 da isçi sinifi TIP ve sosyalist geçlik hareketinin ortaya çikmasi Ikinci Sef Inönü’nün ‘biz ortanin solundayiz’ demesine sebep oldu. 1970’lerdeki Sosyalist Solun tekrar yükselmesi sirasinda da ‘Karaoglan’ fenomeni ortaya çikmisti. Ama solun yok edildigi veya zayif oldugu dönemlerde CHP’nin, Ecevit’in  veya Kemalistlerin  en gerici tutumlara büründüklerini gözlemliyoruz. TSK açiktan Dersim’de kurani kerim dagitmis, cami yaptirmayi, imam tayin etmeyi tesvik etmis ve Yatili Imam Hatip Okullari açmistir.
Ecevit Iktidari sirisinda Maras Katliami yapilmis, Fetullah Gülen’in elini öpmek suretiyle biat ederek Sünni gelenege sahip çikmistir. CHP döneminde Sivas Katliami gerçeklestirilmistir!  Insanlar polis gözetiminde ve 3. ordunun bulundugu bölgede açiktan atese verilmistir. Zamanin basbakani T. Çiller saldirgan katil sürüsüne bir sey olmadigini can güvenliklerinin saglandigini  kamuoyunu ilan etmistir.
 
 
Dersimden ve Avrupa’nin çesitli bölgelerinden  çok hakli olarak CHP ye karsi tepkiler ve ardindan istifalar geliyor. Bunu bir açidan on yillardan beri biriken sabrin artik tasmasi olarak algilamak gerek.
Dersim Katliamidan bir sekilde kurtulanlar, kendi çocuklarina, yasadiklari korkunç gerçegi söylemediler. Çocuklarindan gizledikleri bu gerçegi bir biçimiyle torunlarindan gizleyemediler
Belki de torunlarina karsi utanmamak adina bazi seyleri anlattiklarini düsünüyor insan. Üçüncü kusak Atatürk’ü dokunulmamasi gereken bir din putu olarak görmüyor artik. Bunu bir biçimiyle Aleviler ile CHP’nin Katolik evliliginin bitmesi olarak yorumlamak pek de yanlis olmasa gerek. Artik CHP ideolojisi Atatürk ile birlikte payidar degildir.
 
AKP’nin Alevi Çalistaylari bitmeden iflas etti Aleviler bunlarin devletin bildik Sünni  asimilasyon politikalarinin kendilerine baska bir biçimde sunulusu olduklarini bilincinde olduklarindan, uzak durdular bunlardan. Tam bu asamada AKP’nin imdadina Onur Öymen yetisti. AKP döneminde Sivas katilleri devletten maas aliyor ve kendilerine verilen yasal pasaportlarla yurt disinda günlerini gün ediyorlardi.
Erbakan’in tedrisatindan geçmis Erdogan hemen bu olanagi degerlendirmeye çalisti ve olayla ilgili günümüze kadar ne sag,  ne sol, ne de hiçbir burjuva partisinin  kullanmadigi ‘Dersim Katliami’ terimini kullandi. Kesin olan su ki bu terimin kullanilmasinin demokrasi güçleri açisindan hiçbir mahzuru yoktur, tam tersine faydasi oldukça çoktur.  Birinci elden bizi ilgilendiren kim tarafindan olursa olsun Dersim Katliami’nin kamuoyu gündemine sokulmasidir. Birincisi Onur Öymen ise de  digeri de Tayip Erdogan’dir. Bu bakimdan ikisine de ‘çok tesekkür’ borçluyuz!
Hiç süphesiz Türkiye basbakanin bu terimi kullanmasi, Türkiye’de siyasal denklem ve kimliklerin yeniden tanimlanma tartismasina ve siyasal tarihimizin arka planinin yeniden arastirilmasina önemli bir katki sunacaktir.
 
Dersim katliami denince ilk elden aklimiza on binlerce sivilin katli ve bunu bir insanlik suçu oldugu ve bunlarin unutulmamasi gerektigi gelmelidir.
Seyit Riza’nin idama giderken su sözleri söylemistir: “ Ewladê Kerbelay mê/ Be xetay mê/ Ayivo, zilmo, cinayeto” (Evlad-i Kerbelayim, hatasiziz, ayiptir, zulümdür, cinayettir) Ihsan Sabri Çaglayangil’in Istmet Bozdag’dan anlintisi.
Bu sözleri neden demis olabilir ki? Oglunun yasinin idam edilmek için küçük olmasina ragmen hemen oracikta yasini büyüterek kendisinden önce oglunu idam ettiler ve böylece Seyit Riza’ya özel iskenceettiler. Bununla da kalinmayarak Seyit Riza’nin idam edilemeyecek kadar büyük olan yasini da küçülterek onu da idam ettiler.
 
Kemalizmin zulmünün bir dirhemini it yese kudurur! Desek yeridir.
 
 
 
Cemalettin EFE
24 Kasim 2009
Istanbul

Cemalettin EFE